12 Kasım 2012 Pazartesi

Leyla' nın Evi..


Boğaziçi nde yalıda Osmanlı torunu olarak doğan Leyla hanım,  bir gün tüm hatıralarını bir valizde toplayıp, kendisini sokağa atılmış bulur..  Leyla  hanım Osmanlı kültürü ile yetiştirilmiş, yalının bahçesinin dışarısı onun için apayrı bir dünya olduğundan ne yapacağını bilememiştir. Valizinin üzerinde yalısını tekrar nasıl geri alırım düşüncesi ile geçirdiği vakit süresince mahallelinin ısrarlarına direnmiş fakat çocukluğu elinde geçen gazeteci Yusuf un ısrarlarına karşı koyamamıştır.  Yusuf un evine yani Cihangir e geldiğinde artık çok farklı bir kültür ve hayat onu beklemektedir. Yusuf sevgilisi Roxy ile birlikte yaşamaktadır. Roxy Almanya dan gelmiş hip-hop müzik yapmaktadır. Ve Leyla hanımın eve gelmesi Roxy nin pek hoşuna gitmez. Bir çok yabancı dil ve müzik dersi almış Leyla hanımın  belki Roxy ile bir yerlede notaları kesişir, kim bilir?
Yalının yeni sahibi Ömer Cevheroğlu ise bir asilzade değil, dört kuşaktır konaklarda hizmetkarlık yapan bir aileden gelen Ali Yekta Bey in  oğludur. Babası Ali Yekta Bey yalı kültürünü tam anlamıyla yaşamış ve aynı kültür ile yaşamını sürdürmeye çalışmıştır. Ömer, ayrıcalıklı yetiştirildiğinden o bir uşak değil yalı sahibi olması gerekiyordu babası için. Ve öyle de olur. Ancak eş olarak seçtiği kadın aynı kültüre sahib olmadığından babası bu evliliği onaylamasa da karşı koyamaz.  Ve Leyla hanımın yalıdan atılmasına , yalının eski sahibinin hatıralarına sahip çıkılmamasına eşi Necla hanım neden olur. Bosnalılar yalısı  Cevheroğlu ailesinin hayatına nasıl bir iz bırakır, kim bilir?
Farklı kültürlerden gelen bu insanların hayatları kimini olumsuz ve sonu azim olarak etkilese de kimisinin ise hayatını olumlu değiştireceği bir zamana akar..
Leyla nın Evi ,  insanoğlunun kimliği ne olursa olsun yaşadığı olaya ve kişilere göre nasıl değişeceğini anlatmaya çalışır.  Severek okuyacağınıza inandığım romanın sonu buruk bitse de ‘’ Leyla nın Evi Leyla ya’’ kalır ama hangi Leyla ya.. ?

Leyla nın Evi
Zülfü Livaneli
Doğan Kitap

9 Kasım 2012 Cuma

Gül Limanı Oteli..


                                                

GÜL  LİMANI OTELİ

DEBBIE MACOMBER severek okuduğum yazarlardan bir tanesi. Hemen her kitabını okuduğum DEBBIE MACOMBER yine sade ve yalın anlatımı ile okuyucuyu yormadan hiç tanımadığın insanların hayat hikâyeleri ile okuyucuyu  kısacık bir yolculuğa sürüklüyor. Yazarın daha önceki romanlarında da olduğu gibi yine bir güçlü kadın karakter başrolde.. Ve bu ; benim bu yazarın romanlarını okumama neden olan unsurlardan bir tanesi diyebilirim..
Gül Limanı Oteli, Jo Marie  ROSE  Sedir Koyuna gelerek hayatına dair yeni bir başlangıç yaptığı otelin adıdır. Asker olan kocasının görev esnasında uçağının düşerek hayatını kaybetmesinden dolayı Jo Marie ye bir miktar para kalmaktadır.  Kocasının ölüm acısını atlatmaya çalışan genç kadın Sedir Koyunda bir otel satın alır ve adını değiştirerek eşinin soyadını otele verir. 
Sedir Koyun daki   yaşayan  esnaf, otel, konuklar Jo Marie nin hayatında beklenmedik değişikliklere yol açmaktadır. Otelin ilk konukları, Josh ve Abby dir.  Her ikisi de Sedir Koyuna gelmekten pek memnun değillerdir. 
Josh ;  Sedir Koyuna geri geleceğini hiçbir zaman düşünmemiştir.  Daha önce annesi, üvey babası ve üvey kardeşi ile birlikte burada birlikte yaşamış olan Josh, bu kez annesini kaybettikten sonra kazada kendi oğlunu da kaybeden üvey babasının hastalanması sebebiyle Sedir Koyuna gelir ve geçmişi ile tekrar yüzleşir.  Bu Josh için hiç de kolay olmayacaktır. Çünkü üvey babası,   Josh un gelmesinden hiç hoşlanmamıştır.
Otelin bir diğer konuğu Abby; Sedir Koyunu çok sevdiği arkadaşının ölümünden sorumlu tutulmasından dolayı  terk etmiştir.  Çünkü kendide böyle hissetmektedir. Tekrar dönmesinin nedeni ise abisinin, Abby i  düğün törenine davet etmesidir.  Buraya isteksiz gelen Abby  düğün törenine katılmadan Sedir Koyunu tekrar terk etmek ister. Ancak eski arkadaşlarıyla karşılaşması Abby biraz rahatlatmış ve geçmiş ile yüzleşmesine sebep olmuştur.
Gül Limanı Oteli ni soluksuz okuyabileceğinizi düşünüyorum.  Mutsuz görünen karakterlerin nasılda değişeceğini okuyup, keyif alacağınıza eminim..

GÜL LİMANI OTELİ
DEBBIEE MACOMBER
Çeviri : Filiz Karaman

12 Eylül 2012 Çarşamba

TATİL BOYUNCA BİZİ ÇEKEN KİTAPÇILAR..

Tatil boyunca okurum diye kenara ayırdığım kitaplarımın kapağını açma fırsatı bile bulamadım.. Ancak tatilden  bir çok kitapla geri döndüm.. Herkes gibi gittiğim yerleri anımsatan ya da şurdan almıştım diyebileceğim buzdolabı magnetlerimin yanı sıra benim birde kitap alma hastalığım var. Bu kez Büyük Ada dan , Bakırköy den, Şişli den aldığım kitaplar ile geri döndüm.. Ehh birde kitapçıların önünden geçerken elimden geldiğince ya da sevgilim elimi kolumu çekiştirmeden çekebildiğim bir kaç kitapçı fotoğrafı paylaşmak istiyorum..


Kadıköy 'de benim çok beğendiğim ancak sabırsız sevgilim yüzünden adını çekemediğim kitapçı ;)


İstiklal caddesi nde ki kitapçı. Görüntüden de anlayacağınız gibi gece ve kalabalık olduğundan net değil.. Ve bu cadde üzerinde bir çok kitapçıya da rastlanılabilinir..



Bu kitapçı da pek görünülür olmasa da ben size biraz bahsedeyim.. Büyük Ada iskelesinden hemen indiğinizde sizi karşılıyor. Ya da benim dikkatimi çeken kitap olduğundan, beni de karşılamış olabilir :) Ve tahmin ediyorum ki adanın tek kitapçısıda burası..


Ada da vakit geçirmek ve Aya Yorgi ye çıkmak isterseniz eğer,  yokuş yukarı çıkarken Açık Hava Felsefe kütüphanesiyle karşılaşıyorsunuz. Burda öncesinde bir ses dikkatinizi çekiyor yaklaştıkça yerde taşlar arasında inci gibi dizili kitapları görüyorsunuz. ARGUS LİBERTUS adlı kişi (kendisinden sadece Marmara Üniversitesi mezunu olduğu ve ada üzerine bir tez hazırladığı bilgisini aldım. Ancak internetten baktığımda da pek bir bilgiye rastlayamadım.. ) Gitar eşliğinde şarkısını mırıldanırken bir yandan da BÜYÜK ADA nın Cumhuriyet döneminde iktisadi ve sosyal tarihi adlı kendi tezinden oluşan kitabını satmakta. Eh birde şiir kitabı çıkarmış o da satılanlar arasında. Ancak benim ilgimi şiirden çok ada çektiğinden ve kitaplara veilen paraya da hiç acımadığımdan gözüm kapalı aldım.. İlerleyen saatlerde de sahilde otururken kitaba göz attığımızda gülümsemedikte değil hani :)) neyse..


Kitabını da imzaladı ayrıca ordan yolu geçip kendisiyle sohbet edenlerin fotoğrafını çekiyor. Bir daha ki seferde orda yer alan albümde görebileceğimizi söyledi.. Umarım bir kez daha oraya yolumuz düşer...



Kitabımızda ; ada ile ilgili merak ettiklerimizi okuyup , RAFLARIN ARASINA kaldıkdık..

29 Ağustos 2012 Çarşamba

İNCİR KUŞLARI

Bugüne kadar okuduğum beni böyle derinden etkileyen bir kitap olmadı diyebilirim.. İncir Kuşlarını Serenad tan sonra okudum.. Belkide bu biraz etken oldu. Fakat konular ne kadar farklı olsada aşk kısmı her iki kitapta da derinden işlenmiş...

Kitaba başladığımda kitap beni çoktan sarmıştı. Ama şuna da söylemek isterim ki olaylar ilerlediğinde yarıda bırakıp okumak istemediğimde oldu.. Çünkü çok zalimce olayların yaşandığı bir savaş işlenmişti. Ve bu kitapta yaşanan olayların gerçeklere dayandığını düşündüğünüzde okuduklarınıza inanamıyorsunuz. Evet bu savaş Boşnakların ve Sırpların arasındaydı..

Savaşın ortasında kalan aşk ; kimbilir savaş ile nasıl beslenmişti ?

İncir Kuşları ; okumanızı isterim.. Benim gibi başlayıp bi çok kez bırakmak isteyeceksiniz. Ama sonunu merak edip sırf olumlu bir şey aramak uğruna bir  bakmışsınız ki kitap bitmiş..


Arka Kapak

Sinan Akyüz'den Yüreğinize Dokunacak Bir Kitap!

Boşnak Kızın Bir Solukta Okunan Gerçek Hikâyesi...

Çok satan romanlarıyla tanınan ve geniş okur kitlesine sahip yazar Sinan Akyüz yine ses getirecek son kitabıyla okurlarını selamlıyor. Alfa Yayınları'ndan çıkan İncir Kuşları'nda yazar, Bosnalı bir genç kız olan Suada'nın gerçek yaşamından yola çıkıyor. Okuru savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor.

Bosna tüm bilinmeyenleriyle ilk kez Sinan Akyüz kalemiyle yazıldı...

Sinan Akyüz dünyanın seyirci kaldığı bir soykırımı Suada'nın öyküsüyle yeniden gündeme getiriyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkın içinde "savaşı ve şiddeti", savaşın içinde de "aşkı ve inancı" ustalıkla harmanlıyor. Bu romanla Bosna Savaşı'nın bilinmeyen bambaşka bir yüzü gün ışığına çıkarken; kitap okuyucusuna sürpriz bir sonla veda ediyor.

Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırp'tı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suada'ya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise "Kalbimde iki kişiye yer yok" cevabını almıştı.

Takvim yaprakları 6 Nisan 1992'yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere... Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu.. Sonra da kader onu bir zamanlar 'hayır' dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış "Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?" demişti.

Modern zamanlarda Avrupa'da yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları...
alıntı

Yazar:Sinan Akyüz

Sayfa Sayısı: 328
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Alfa Yayıncılık

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Yazar Serkan KOKTAY söyleşi ile RAFLARIN ARASINDAN da !!!






Son günlerde kitap bloglarında veya kitap alışveriş sitelerinde sıkça karşıma çıkan , olumlu bir çok yorum yapılmış SALÇALI EKMEK in yazarı Serkan KOKTAY ile tanışma fırsatı yakaladım.. Ve bunu nasıl değerlendirip arkadaşlarım ile paylaşabilirim diye düşünürken, bir çok kitap okumayı seven arkadaşlarımında merak ettiği konulara değinmek üzere beni kırmayıp RAFLARIN ARASINDAN a kısacık ve sıcacık sohbeti ile konuk oldu...




Serkan Bey mesleğinize biraz uzakta olsa yazarlık sizin hayatınızın neresinde ?
Aslında her anında yazarlık benim hayatımda yer etmiştir. Ancak mesleğimin hayatımı maratonlaştırması beni yazmaya cesaretlendirdi.  Bir süre sonra sadece bir şeyler karalamak adına başladığım anılarımı bir çok kıymetli ve fikrilerine güvendiğim dostlarım ile paylaştığımda kesinlikle bunu kitaba çevirmemi istediler. Ve bende bu olumlu desteklerle SALÇALI EKMEK i bir çok kişiyle paylaşmak istedim..

Belki kitabın ilk çıktığı andan itibaren size sürekli gelen soru NEDEN SALÇALI EKMEK ?
Neden; çünkü her insan muhakkak Salçalı Ekmek yemiştir. Ve çocukluğunda ki anılarda Salçalı Ekmek tadındadır. J (Deyip gülüşüyoruz )  Ve bir okuyucumun yorumunu  paylaşmak isterim . Okuyucularımdan salçalı ekmek fotoğrafı gönderip baktıkça kitabımı hatırladığı hatta kitap bittikten sonra oturup o günler adına salçalı ekmek yiyenler bile olduğunu okuyorum yorumlarından..

Çok geniş bir okuyucu kitlesine sahip olan ve benimde en sevdiğim yazarlardan biri olan Ayşe Kulin nin  sevdiğiniz yazar olduğunu okudum.. Neden Ayşe KULİN ?
Çünkü Ayşe Kulin okuyucusunu yormadan, anlatmak istediğini bir çırpıda dolandırmadan kağıda döken yalın bir anlatıma sahip.. Özellikle Ayşe Kulin nin biyografilerini zevkle okuyorum.. 

SALÇALI EKMEK ten söz etmek istiyorum.. Kitap ile ilgili size gelen tepkiler nasıl?
Aslında beklediğim tepkileri alıyorum diyebilirim. Kitabımın taslak aşamasında çok değerleri gazeteci arkadaşlarımın da fikirlerinden  bu sonuçları doğuracağına inanıyordum. Ve gelen tepkiler çok olumlu. Hatta kitabı okuyup ağlayanlar, gülerken ağlayanlar olduğu gibi tepkiler alıyorum.. Bunu yapmak  (ağlatmak) istemezdim J (orda gülüyoruz) Kitaptaki karakterlerin şimdi neler yaptığı gibi sorular geliyor. Bunlarda okuyucularımın hayal gücüne kalmış J) diyorum.

Peki İkinci Kitap gelecek mi?  Yoksa SALÇALI EKMEK in tadına daha varacak mıyız?
Kesinlikle ikinci kitap gelecek.. Şuan konu belli ancak taslak aşamasında yani SALÇALI EKMEK in tadı damağımızda kalacak.. İkinci kitap da  bambaşka konu işlenecek ve okuyucuya ulaşacak..

Yazarlık ile ilgili hedefiniz nedir ?
Çok iddalı değilim. Fakat güzel şeyler yapacağıma inanıyorum. Yazmayı seviyorum. Şuan için sadece keyif aldığım için yazıyorum. Çünkü aynı zamanda farklı sektörde de yer alıyorum. Dolayısıyla vaktimin çoğunu kitap yazmaya ayırabilirsem  para kazanmayı hedefleyebilirim..

Tekrar SALÇALI EKMEK ‘ e dönmek istiyorum..  SALÇALI EKMEK ile aile kavramını çok çarpıcı bir şekilde ele almışsınız.. Özellikle her ailenin kendilerine öz hikayelerinden  söz ederek.. Peki ailenizden ya da yakın akrabalarınızdan nasıl tepkiler aldınız ?
(Gülümsüyor) Aslında tatlı tatlı kızanlarda olmadı değil (şaka tabiî ki )ama herkesten çok olumlu tepkiler alıyorum. Göz yaşlarına boğulanlar o günlere gidip gülerken ağlayanlar da var.

SALÇALI EKMEK ‘ te sizi en çok etkileyen neydi ?
Salçalı ekmekte beni en çok etkileyen yaşanmışlıkların olması. Şimdi düşünüyorum da yaşanan büyük acılar yaşanan küçük sevinçlerin bile değerlerinin sonsuz boyutta olması. O günleri özlüyorum. Geçip gittiklerini bildiğim halde yinede özlüyorum...




Bu sıcak söyleşiden sonra kitabı imzalatıp, günün anısı olarak RAFLARIN ARASI na kaldırıyorum..
Teşekkürler, sevgiler ve başarılar Serkan KOKTAY..








Sinan AKYÜZ den İNCİR KUŞLARI



Seranad ın ardından okunabilceğine ianandığım bir kitap.. Konular tam örtüşmese de Seranad taki üç kadına (NADİA- AYŞE-MARİ) benzer hayat hikayesi olduğunu düşündüğüm Boşnak kızı ... Bakalım kitabı okuduktan sonra yanılıp yanılmadığımı paylaşacağım..

Arka Kapak

Sinan Akyüz'den Yüreğinize Dokunacak Bir Kitap!

Boşnak Kızın Bir Solukta Okunan Gerçek Hikâyesi...

Çok satan romanlarıyla tanınan ve geniş okur kitlesine sahip yazar Sinan Akyüz yine ses getirecek son kitabıyla okurlarını selamlıyor. Alfa Yayınları'ndan çıkan İncir Kuşları'nda yazar, Bosnalı bir genç kız olan Suada'nın gerçek yaşamından yola çıkıyor. Okuru savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor.

Bosna tüm bilinmeyenleriyle ilk kez Sinan Akyüz kalemiyle yazıldı...

Sinan Akyüz dünyanın seyirci kaldığı bir soykırımı Suada'nın öyküsüyle yeniden gündeme getiriyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkın içinde "savaşı ve şiddeti", savaşın içinde de "aşkı ve inancı" ustalıkla harmanlıyor. Bu romanla Bosna Savaşı'nın bilinmeyen bambaşka bir yüzü gün ışığına çıkarken; kitap okuyucusuna sürpriz bir sonla veda ediyor.

Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırp'tı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suada'ya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise "Kalbimde iki kişiye yer yok" cevabını almıştı.

Takvim yaprakları 6 Nisan 1992'yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere... Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu.. Sonra da kader onu bir zamanlar 'hayır' dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış "Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?" demişti.

Modern zamanlarda Avrupa'da yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları...


Yazar:Sinan Akyüz

Sayfa Sayısı: 328
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Alfa Yayıncılık


24 Ağustos 2012 Cuma

SERENAD



Roman ;

2001 yılının Şubat ayında İstanbul Üniversitesi nde Halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran nın tek düze hayatını bir anda değiştireceği , ABD den gelen Alman asıllı PROF. Maximilian Wagner e İstanbul da kaldığı sürece eşlik etmesiyle başlar..

Maya Duran (36) aynı zamanda  eşinden ayrılmış ve Kerem adlı oğlu ile yaşamaktadır. Bu görev eski eşi ve oğlunuda etkileyecek olaylara neden olacaktır..

PROF. Maximilian Wagner (87) ise 1930 lu yıllarda İstanbul Üniversites nde hocalık yapmış ve Üniversite nin daveti üzerine tekrar İstanbul a gelmiştir. 59 yıl önceki olaylarda avuçlarından akıp gidep buruk bir aşk hikayesinin baş kahramanı eşi NADİA ya ya son kez veda etmek istemiştir.

Havalanında Prof. beklerken aklından geçen bir yığın sıkıcı günlerin onu kendi ailesindeki bilinmeyenlere götüreceğini bilemez. Profesör ile ilk karşılaştığı andan itibaren herşey değişmeye başlar.. Çünkü Profesörün İstanbul da olmasından memnun olmayanlarda vardır. Ve birgün istihbarat görevlileri üniversiteye Maya yı ziyarete gelmesi ile Maya nın kafası karışır ve tüm olanları araştırmaya başlar...

Maya birgün Profesörü isteği üzerine Şile ye götürür. Ve burda Profesörün geçmişi ile kalmaz kendi hayatına ilişkin bir takım sırları öğrenmeye başlar..

Bence kitap ; büyük ölçüde dünya tarihi , dokunaklı bir aşk hikayesine ve biraz da olsa müzik ile süslenmiş harika bir roman haline getirilmiş konuları içeriyor.. Kitap hakkında çok fazla konuya değinmek istemiyorum.. Okuduktan sonra geçmişle ilgili olayları okuduğunuzda daha çok araştırmak isteyecek ve bu olaylar adına yazılmış diğer kitapları okumak isteyeceğinize eminim..




Gelelim benim için bu muhteşem kitabın yazarı Zülfü LİVANELİ ye.. Kalemine, yüreğine ve hislerine sağlık..

10 Ağustos 2012 Cuma

Her Hafta Bir Yazar !!!

Her hafta bir yazar başlığına bu hafta seçtiğim yazar benim tekrar bloğuma dönüm bir kaç satır yazmamı sağlayan Genç Yazar Serkan Koktay.

Serkan Koktay; 01.05.01976 Kırklareli’de doğdu. İlk, orta ve liseyi Kırklareli’de tamamladı. Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi-Seramik Anasanat Dalı mezunu. On yıl gibi bir süre tekstil tasarımı ile uğraşan Koktay, bir çok büyük marka ile çalıştıktan sonra sektörü bıraktı.
Halen Hannover Messe’de Kurumsal İletişim Koordinatörü olarak çalışıyor. “Salçalı Ekmek” Serkan Koktay’ın ilk kitabı. Kitap Sokak Kitapları Yayınları’ ndan (http://www.sokakkitaplariyayincilik.com/) 2012 nin ilk aylarında raflarda yerini aldı...

Koktay; Kitapla ilgili olarak akıp giden hayatta geçmişle yüzleşmek, geçmişi yeniden sorgulamak ve geçmişle bir kez daha başbaşa kalmak…Kim olduğumuzu, nereye ait olduğumuzu, yitip gidenlerin aslında yaşadıkları süre boyunca çok fazla önem taşıdıklarını anlamak ve bir nevi geçmişle hesaplaşma diyor…

Koktay ın ikinci kitabı aralık ayında okuyucuları ile buluşacaktır.




Şükür Şükür !!!

Çok uzun aradan sonra yine yine yeniden..

Bahanem bol aslında.. Fatma cığmın  niye bloğunda bir şey paylaşmıyorsun diye ısrarlı sorularına hep bir bahanem vardı. Onun bloğuna bakar bakar imrenirdim... Ama inanın şu günler elime aldığım bir kitabı sonuna getirme gayreti içersindeyim. Gerek ramazandan dolayı gerek ise iş çıkışı kurabiye siparişlerimin yetiştirmeye çalışmam kitap okumamı azaltsada, sizinle büyük şevk ile paylaşmak istediğim SALÇALI EKMEK adlı kitabı ısrarla tavsiye ederim..

SALÇALI EKMEK ;


SERKAN KOKTAY 'ın ilk kitabı.. Bu kitabı okuyup, kendinize ait bir çok satır bulabilirsiniz. Bana ait o kadar çok yaşanmışlık vardı ki kitapta.. Bunda ki en büyük etken kitaptaki olayların Kırklareli nde ve benim çocukluğumun geçtiği mahallede geçmesi.  Serkan Koktay, sizi kısa bir süreliğine çocukluğunuza, o unuttum sandığınız komşularınıza, mahalledeki bakkalınıza belkide mahallede ki çeşmenize götürüp hatırlamanızı sağlıyor.. Bu kitabı okuduğunuzda çocukluk zamanınıza ait eski bir dost görmüş gibi oluyorsunuz...

Belki çocukluğunuzda bir çoğunuz SALÇALI EKMEK yemişsinizdir.. Yüreğine sağlık Serkan KOKTAY.

SALÇALI EKMEK



Arka Kapak

"Ben büyümeyi hiç istemedim. Küçük bedenimde çok daha mutluydum. İsteklerim bedenim gibi küçüktü. Fazlasını bilmiyordum, düşünmüyordum da. Yettiği kadarıyla mutluydum. Büyüdükçe her şey değişti. İstemenin daha çok istemeyi de getirdiğini ezberledim. Yetinmemeyi öğrendim büyümek ile birlikte. Ve öğrendikçe küçüldüm. Mutluluğun akvaryumda dolaşan balıkta olmadığını öğrettiklerinde yıkıldım. Mutluluğun bir sepet dolusu kediyi seyretmekten geçmediğini ezberlettiklerinde parçalandım. Hele mutluluğun küçük bir kanarya ile şarkı söylemekten çok uzak bir şey olduğunu anlattıklarında darmadağın oldum. Koyunun dilenciyi kovalamasına gülemiyorum artık. Büyümek bu olsa gerek. Masum bir kıpırtı bile yok dudağımın kenarında tebessüm diyebileceğim. Artık inanmıyorum. Ben büyümek istemiyorum...'
alıntıYazar:Serkan Koktay

Sayfa Sayısı: 204
Dili: Türkçe
Yayınevi: Sokak Kitapları Yayınları



23 Mayıs 2012 Çarşamba

İlginç..!!

&

&


Kitaplıkların yanı sıra, kitap tutacağı ya da kitap dayanağıda dediğimiz bu ilginç ( bir o kadar da çılgın olanları da var ) tasarımlara da bayılıyorum.. Kitap odasının boş kalan duvarlarına hep raf düşünmüşümdür. Bunlarda o raflara değişiklik katacak aynı zamanda işe yarayacak aksesuarlar olabilir.



Her Hafta Bir Yazar


Stephen Edwin King (d. 21 Eylül 1947; Portland, Maine), ABD'li hikâye ve roman yazarı.

Genellikle gerilim ve korku türünde eserler vermiştir. Kitaplarının çoğu Türkçe'ye de çevrilmiştir. İlk romanı Göz (Carrie) 1974 yılında yayınlanmıştır. Özellikle 1982 yılında başlayıp, 2005 yılında sona erdirmiş olduğu Kara Kule (The Dark Tower) serisi ile ünlüdür. Pek çok kitabı senaryolaştırılıp beyaz perdeye aktarılmıştır.
İlk profesyonel kısa öykü satışını "The Glass Floor" adlı öyküsüyle Starling Mystery Stories'e yapmıştır(1967). Kendisini tekrar ettiği gerekçesiyle 2002 yılında yazarlığı bıraktığını açıklamıştır. Ancak bu kitaptan sonra birçok yeni eser verdi. King’in en son romanı 2009 Kasımında yayımlanan Under the Dome (Kubbenin Altında) olup, New York Times En Çok Satanlar listesinde uzun süre 1 numarada kaldı. 2010’un Ocak ayında, King yazılmış halde olan ve basılmayı bekleyen iki kitabı daha bulunduğunu açıkladı.


Türkiye'de yayınlanmış romanları
1-Göz (Carrie)
2-Korku Ağı (Salem's Lot)
3-Medyum (The Shining)
4-Mahşer (The Stand)
5-Çağrı (The Dead Zone)
6-Tepki (Firestarter)
7-Kujo (Cujo)
8-Christine
9-Hayvan Mezarlığı (Pet Cematary)
10-Tılsım (The Talisman) (Peter Straub ile)
11-Ejderhanın Gözleri (The Eyes of the Dragon)
12-Sadist (Misery)
13-Şeffaf (The Tommyknockers)
14-Hayatı Emen Karanlık (The Dark Half)
15-Ruhlar Dükkanı (Needful Things)
16-Oyun (Gerald's Game)
17-Dolores Claiborne
18-Uykusuzluk (Insomnia)
19-Falcı (Thinner)
20-Çılgınlığın Ötesi (Rose Madder)
21-Yeşil Yol (The Green Mile)
22-Yaratık (Desperation)
23-Kemik Torbası (Bag Of Bones)
24-Maça Kızı (Heart In Atlantis)
25-Yüzyılın Fırtınası (Storm Of The Century)
26-Tom Gordon'a Aşık Olan Kız (The Girl Who Loved Tom Gordon)
27-Rüya Avcısı (The Dreamcatcher)
28-Kara Ev (Black House) (Peter Straub ile)
29-Buick 8 (From A Buick 8)
30-Cep (Cell)
31-Bir Aşk Hikayesi (Lisey’s Story)
32-Duma Adası (Duma key)
33-Düzenleyiciler (The Regulators)
34-Yazma Sanatı (On Writing)
35-Yüzyılın Suçlusu (Blaze)
36-Colorado Kid
37-İhanet
38-Kubbe’nin Altında
39-Ateş Yolu
40-Azrail Koşuyor
41-Gece Yarısını 2 Geçe
42-Gece Yarısını 4 Geçe
43-O
44-Sis
46-Coffey Yeşil Yolda
47-Coffey’in Elleri
48-Gece Yolcuları
49-İki Ölü Kız
50-Kamp
51-Kurtadam’ın Döngüsü
52-Ölüm Hücresindeki Fare
53-Ölümün En Kötüsü

Türkiye'de yayınlanmış hikâye derlemeleri

  • Kuşku Mevsimi (Different Seasons)
  • Sis (Skeleton Crew)
  • Gece Yarısını İki Geçe (Two Past Midnight)
  • Gece Yarısını Dört Geçe (Four Past Midnight)
  • Rüyalar ve Karabasanlar (Nightmares and Dreamscapes)
  • Karanlık Öyküler (Everything's Eventual)
  • Hayaletin Garip Huyları (Night Shift)
  • Karanlık Çökünce (Just After Sunset)
  • Zifiri Karanlık - Yıldızsız Gece (Full Dark, No Stars)
  • Rüyalar ve Karabasanlar 2 (Nightmares And Dreamscapes)
  • Rüyalar ve Karabasanlar 3 (Nightmares And Dreamscapes)
alıntı/vikipedi

22 Mayıs 2012 Salı

Teşekkürler D&R :)



İşte benim kitap ihtiyacımın bir çoğunun karşılandığı Kırklareli ne bir tık uzaklıktaki kitapevim :)) Sokakta ki tezgahlarda satılan bandrolsüz kitaplar fiyatına bir çok yeni çıkan (hatta liste başı olmuş) kitapları günlük fırsat ürünü olarak satışa sunan D&R çok ama çok teşekkürler.. Belki bir çoğunuzun dikkatinden kaçmamıştır. Kitabın fiyatına göre 5 TL ve 7,5 TL olarak fiyatlandırılıyor. Kitaplar çok pahalı diye şikayet edilmemeli.. Takip ettiğinizde istediğiniz bir çok kitaba sahip olacağınıza inanıyorum..


Bir de en son ki siparişimde kargonun içinden bolca kitap ayracı çıktığı içinde çok mutluyum ;) Buna karşılık küçücük bir reklam yapmışım çok mu canım :)))


Teşekkürler D&R... !

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Seriye Bir Kitap Mola

AÇLIK OYUNLARI nın birinci kitabından sonra ikinci kitabı sipariş etmiştim.. Fakat o gelene kadar benim çok sevdiğim yalın bir anlatıma sahip olan yazarlardan biri olan DEBBIE MACOMBER ın Bahçemde Yeşeren Umutlar ile seriye bir kitaplık mola verdim.. Arasındaki uçurum farkı biliyorum. Ama inanın beyniniz dinleniyor. Okuduğum bu kurgu dolu kitaptan kısa süreliğine gerçek hayata döndüm diyebilirim.


Bahçemde Yeşeren Umutlardan çok kısacık söz etmek gerekirse ; kendi yaşadıklarınızdan ya da kimbilir belki de ilerde yaşayacağımız iyi kötü, acı tatlı anlara ait sıcacık bir roman..

17 Mayıs 2012 Perşembe

AÇLIK OYUNLARI


SUZANNE COLLINS

Eda;

Ancak şimdi bitirebildim.. Böyle bir kitabın elimde bu kadar uzaması iş yerinde kaçamak kaçamak okuyabilmemden dolayı oldu.. Vaktim bol olsaydı inanıyorum ki  bu kitap için sadece 2-3  gün diyebilirim..

Nefes kesen çok iyi bir fantastik kitap.. İnanın elinizden bırakmak istemeyecek ve kitabın içinde kendinizi kaybediceksiniz. Sonunu hayal edemediğiniz çok iyi kurgulanmış bir kitap.. Yalın ve sıkmayan anlatımı ile gerçek olmayan bir hikaye ile gerçek hayattan kopuyorsunuz... Bitmesini istemeyecek ya da 2. ve 3. kitabını okumak için de sabırsızlanacaksınız.

Katniss ve Peeta !!!! 

Bu kitabı okuduktan sonra SUZANNE COLLINS hayal gücü harika bir yazar diyebilirim..

8 Mayıs 2012 Salı

Türkiye 'de Bir İlk !!






Ahmet Ümit’in “Sultanı Öldürmek” adlı kitabının kokteyli, bugün saat 14:30’da Şişli-Hanımefendi sokakta yapılacak. Böylece bir edebiyat eseri ilk kez olayın geçtiği gerçek mekanda tanıtılacak. Romanın başkahramanlarından tarih profesörü Nüzhet Özgen, Şişli, Hanımefendi Sokak’ta yaşamaktadır. Romandaki gizemin çözümünde de aynı sokaktaki Sahtiyan Apartman’ı önemli bir rol oynuyor. Şişli’nin en köklü yerleşim birimlerinden olan Hanımefendi Sokak, ilçenin karakteristik özelliklerini taşıyan seçkin bir sokak. Hanımefendi Sokak’ı ve apartmanlarını romanına taşıyan Ahmet Ümit’in evi de Şişli’de bulunmakta.


Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün katkılarıyla yapılan etkinlikte Hanımefendi Sokak trafiğe kapatılarak bir stand kurulacak. Ahmet Ümit’in de romanından bir bölüm okuyacağı ve kitaplarını imzalacağı törene herkes davetlidir.


Geçtiğimiz ay yayınlanan “Sultanı Öldürmek”, günümüzde işlenen bir cinayetten yola çıkarak Fatih Sultan Mehmed’in yaşamına uzanan heyecan dolu bir serüveni konu alıyor. Osmanlı devletinin bir imparatorluğa dönüştüğü o zaferler ve ihanetlerle dolu günleri çarpıcı bir kurguyla anlatan roman, tarih, geçmişte yaşananlar mıdır, yoksa tarihçilerin anlattıkları mı? sorusunu gündeme getiriyor.
Alıntı/ VATAN/Kültür sanat






Diğer AHMET ÜMİT eserleri;


A Memento for Istanbul
Başkomiser Nevzat - Tapınak Fahişeleri
Başkomiser Nevzat - Çiçekçinin Ölümü
Başkomiser Nevzat - Davulcu Davut'u Kim Öldürdü?
Sis ve Gece
Olmayan Ülke
Masal Masal İçinde
Patasana
Sokağın Zulası
The Dervish Gate
Kar Kokusu
Aşk Köpekliktir
Şeytan Ayrıntıda Gizlidir
Ninatta'nın Bileziği
Agatha'nın Anahtarı
Çıplak Ayaklıydı Gece
Beyoğlu Rapsodisi
İstanbul Hatırası
Der Teufel steckt im Detail (Şeytan Ayrıntıda Gizlidir)
Bab-ı Esrar
Masal Masal İçinde
Olmayan Ülke
İnsan Ruhunun Haritası
İnsan Ruhunun Haritası



4 Mayıs 2012 Cuma

Biran Önce Gelsin İstiyorum !!


Arka Kapak

'Bu kitaba o kadar bağımlı kaldım ki, yemeğe çıktığımda bile kitabı yanımda taşıdım ve masanın altında okumaya devam ettim. Hikayesi beni birçok gece uykusuz bıraktı çünkü bitirdiğimde bile, yatakta bu kitabı düşünmeye devam ettim. Açlık Oyunları kesinlikle büyüleyici.'
—Stephenie Meyer

'Elimden bir türlü bırakamadım… Bağımlısı oldum.'
—Stephen King

KAZANMAK ÜN VE TALİH, KAYBETMEK İSE KESİN ÖLÜM ANLAMINA GELİR. BU OYUNUN GALİBİNİN KARNI DOYACAK KAYBEDEN İSE ÖLÜMLE TANIŞACAK… AÇLIK OYUNLARI BAŞLASIN..

İddia ediyoruz Açlık Oyunları'nın bağımlısı olacaksınız ve bir sonraki kitabı sabırsızlıkla bekleyeceksiniz…


Yazar:Suzanne Collins

Sayfa Sayısı: 384
Baskı Yılı: 2009
Dili: Türkçe
Yayınevi: Pegasus





Eda ; Dün sipariş ettim. Umarım yarın elimde olur.. Ben biraz geç kaldım okumakla, kitabın seriside çok iyi olduğu söyleniyor.

Her Hafta Bir YAZAR

Elif Şafak (d. 25 Ekim 1971, Strazburg) Türk romancı.

25 Ekim 1971 günü, babasının o sırada doktora yapmakta olduğu Strazburg'da dünyaya geldi. Babası sosyal psikolog ve akademisyen Nuri Bilgin, annesi diplomat Şafak Atayman'dır. Doğumundan kısa bir süre sonra anne ve babası ayrıldı, annesi tarafından büyütüldü. Soyadı olarak annesinin adını kullandı
Ortaokulu annesinin görev yaptığı Madrid'de, liseyi Ankara Atatürk Anadolu Lisesi'nde tamamladıktan sonra, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünü bitirdi. Yüksek lisansını aynı üniversitede Kadın Çalışmaları Bölümünde yaptı. "Bektaşi ve Mevlevi Düşüncesinde Döngüsel Evren ve Kadınsılık Anlayışı" üzerine master tezinin ardından; ODTÜ Siyaset Bilimi bölümünde doktorasını tamamladı. Doktora tezi, "Türk Modernleşmesinin Kadın Prototipleri ve Marjinaliteye Tahammül Sınırları" başlığını taşıyordu. Elif Şafak'ın İslamiyet, kadın ve mistisizm hakkındaki yüksek lisans tezi Sosyal Bilimler Derneği tarafından ödüllendirildi.
Yüksek lisans çalışması sırasında Kem Gözlere Anadolu (1994) adlı öykü kitabını ve ilk romanı Pinhan'ı (1997) yayımladı. Bu eserle Kombassan Vakfı tarafından verilen 1998 Mevlana Büyük Ödülü'nü kazandı.
Doktorasının ardından İstanbul'a taşındı ve Şehrin Aynaları'nı (1999) yazdı. Bir süre İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde "Türkiye ve Kültürel Kimlikler", "Kadın ve Edebiyat" konularında dersler verdi.
2000 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Ödülü'nü kazanan Mahrem romanı ile geniş okur kesimi tarafından tanındı. Bunu iki yıl ara ile yayımlanan Bit Palas (2002) ve İngilizce olarak yazdığı Araf (2004) adlı kitapları izledi.
Sanatçılara verilen bir bursla doktora sonrası çalışması için ABD'ye giden Şafak, çeşitli üniversitelerde dersler vermiştir. 2003-2004 akademik yılı boyunca Michigan Üniversitesi'nde yardımcı doçent olarak bulundu ve ders verdi. Ardından Arizona Üniversitesi Yakın Doğu Araştırmaları bölümünde yardımcı doçent olarak görev yaptı. "Edebiyat ve Sürgün", "Bellek ve Politika", "Müslüman Dünya'da Cinsellik ve Toplumsal Cinsiyet" konulu dersler verdi.
Şafak, 2004 yılında beş yazarın (Murathan Mungan, Faruk Ulay, Elif Şafak, Celil Oker, Pınar Kür) ortak kaleme aldığı bir roman projesinde yer aldı, bu roman Beşpeşe adıyla yayımlandı.
2005'te Med Cezir adlı kitabında kadın, kimlik, kültürel bölünme, dil ve edebiyat hakkında yazılarını bir araya getirdi. Aynı yıl Referans Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can Sağlık ile Berlin'de evlendi
2006'da yayımlanan "Baba ve Piç" adlı romanını İngilizce olarak kaleme aldı. Türk-Ermeni ilişkilerini inceleyen bu roman nedeniyle hakkında Türklüğe hakaret ettiği gerekçesi ile dava açıldıysa da, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı ve delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat etti. Aynı yıl Şehrazat Zelda isimli kızı dünyaya geldi. Doğum sonrası yaşadığı depresyonu, İngilizce olarak kaleme aldığı Siyah Süt adlı otobiyografik romanda anlattı. İki yıl sonra oğlu Emir Zahir'i dünyaya getirerek ikinci kez anne oldu
2009 yılının Mart ayında yayımlanan AŞK isimli roman, Türk edebiyat tarihinin en kısa sürede en çok satan edebi eseri ünvanına sahip olmuştur
2009 yılı sonunda, sekiz romanı ve ilk deneme kitabı Med Cezir'den seçilmiş paragrafları bir araya getirdiği Kağıt Helva adlı kitabını yayımladı.
2010 Kasım ayında Firarperest adlı deneme türündeki ikinci eseri piyasaya çıktı. Eserin içindeki illüstrasyonlar M. K. Perker'e aittir.
2011 yılında Doğan Kitaptan "İskender" isimli eseri piyasaya çıkmıştır. Kitabın kapak resminde, makyajla erkek haline gelen Elif Şafak'ın kendi fotoğrafı vardır.
Sanatçı, Türkiye'de çeşitli günlük ve aylık yayınlarda yazmaya devam etmektedir. 1 Mayıs 2009 tarihinden bu yana Habertürk gazetesinde ve aynı gazetenin "HT PAZAR" adlı ekinde yazılarını yayınlamayı sürdürmektedir.
Alıntı/Vikipedi/özgü ansiklopedi

25 Nisan 2012 Çarşamba

İL Halk Kütüphanesi


80 li yıllarda doğupta , yaşadığı yerde bulunan kütüphaneye gitmeyen yoktur sanıyorum.. Defterini kitabını alıp, birkaç arkadaşın eşliğinde geçen kütüphane günleri... :) Aklıma ilk gelen sessizlik.. Nasılda sessiz sessiz konuşup anlaşabilir mişiz bilmiyorum.. İlk katta küçüklerin  ve katlar yükseldikçe artan eğitim seviyelerine göre ayrılan bölümler... Önceleri ilk katta yani ilk okulda okurken gittiğimiz salonda her yer daha renkliydi.. Ve çıkışta hep üst katları merak ettiğimizden gizlice çıktığımız anlar.. Tabi hepsini görme fırsatımız oldu zamanla.. Hele ki dönem ödevlerimizi araştırmaya gittiğimizde ödevlerimiz ile ilgili bölümlerin arasında konuları nasılda araştırırdık. Ben her kitabın elimden geçmesini istemişimdir. Seviyorum kitap kokularını ( her biri zamanla sararmış olsalarda) , özlüyorum sessiz sessiz kıs kıs gülüşerek kütüphane görevlisinin bizleri uyardığı günleri.....

Oysa şimdi öyle mi ?

Dönem ödevi diye bir şey yok olsada emek yok yaz konu başlığını bas enter a... 10 dk da ödevin hazır.. Ama şimdikiler faaliyet yapıyor doğru ya :)

Mübadele Yılları

Fügen Ünal ŞEN

Gazeteci Fügen Ünal Şen, yeni romanı 'Bir Avuç Mazi' ile okuru mübadele günlerine geri götürüyor. Kendisi de üçüncü kuşak mübadil olan Şen; kitabında, Lozan'da imzalanan Mübadele Sözleşmesi'nden sonra, 1924 yılında evini, toprağını, geçmişini, kısacası tüm hayatını arkasında bırakmak zorunda kalan bir ailenin Türkiye'ye geliş yolculuğunu etkili bir dille anlatıyor.

Alıntı/ sabahgazetesi/kültürsanat/edebiyat

16 Nisan 2012 Pazartesi

Keşke Her Yer Böyle Olsa !



Etrafta her yer , her eşya da böyle tasarımlar olsa hiç sıkılmam ... Her yerede yakışıyor :)

11 Nisan 2012 Çarşamba

ATATÜRK ' ün Kitap Sevgisi

Atatürk’ün hizmetinde bulunan Cemal Granada Atatürk’le Vasıf Çınar arasında geçen konuşmayı anlatırken ondaki okuma alışkanlığını çocuk yaşlarında kazandığını belirtir..
Boş zamanlarında Atatürk’ün elinden tarihle ilgili kitapların düşmediğini hatırlarım.Bir gün yine Atatürk tarihle ilgili kalın bir kitap okuyordu.

Öylesine dalmıştı ki çevresini görecek hali yoktu..Bir sürü yurt meselesi dururken devlet başkanının kendini tarihe vermesi vasıf çınarın canını sıkmış olmalı ki Atatürk’e şöyle dediğini duydum.
Paşam tarihle uğraşıp kafanı yorma.19 Mayıs’ta kitap okuyarak mı samsuna çıktın..
Atatürk vasıf çınarın bu samimi yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verir;
Ben çocukken fakirdim iki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim,eğer böyle olmasaydım bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım…

(Kaynak;Johannes glasneck/Kemal Atatürk ve çağdaş Türkiye..)

Eda ; ''Atatürk ''nerde yazsa şöyle gözümü kaydırıp okurum bir çırpıda..

Her Hafta Bir Yazar

Turgut Özakman (d. 1 Eylül 1930, Ankara) Bürokrat, Türk yazar, Avukat.

1 Eylül 1930 tarihinde Ankara'da dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Bir süre avukatlık yaptı. Köln Üniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsü'ne devam ettikten sonra Devlet Tiyatrosu'na dramaturg olarak girdi. TRT'de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı, Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür Başyardımcılığı ve 1983 - 1987 yılları arasında Genel Müdürlük yaptı. 1988-1994 yılları arasında Radyo-Televizyon Yüksek Kurulu'nda üyelik ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Uzun yıllar Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü'nde (DTCF Tiyatro) kadrolu öğretim görevlisi olarak çalıştı ve Dramatik Yazarlık dersleri verdi.
28 Eylül 1998'de, üstün hizmetleri nedeniyle Anadolu Üniversitesi'nce ve 2007 yılında, mezun olduğu ve uzun yıllar görev yaptığı Ankara Üniversitesi'nce 'fahri doktor' unvanı verilen Özakman, sayısız esere imza attı.
Nisan 2002'de Eskişehir Belediye Başkanlığı, açtığı ikinci tiyatroya 'Turgut Özakman Sahnesi' adını verdi. 2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Özakman'a Üstün Hizmet Ödülü verdi. 2005 yılında piyasaya sürülen , 50 yıla yakın bir sürenin emeği olan ve Kurtuluş Savaşı'nı romansı bir dille anlatan Şu Çılgın Türkler (Bilgi Yayınevi) adlı belgesel-romanı, cumhuriyet tarihinin en çok satan kitabı oldu  . Haftalarca çok satanlar listelerinde ilk sırada kaldı. alıntı

Eserleri [değiştir]

Romanlar [değiştir]

  • Korkma İnsancık Korkma, Bilgi Yayınevi, 1994.
  • Romantika, Bilgi Yayınevi, 2000.
  • 19 Mayıs 1919 Atatürk Yeniden Samsun'da, Bilgi Yayınevi, 2002.
  • Şu Çılgın Türkler, Bilgi Yayınevi, 2005.
  • Diriliş - Çanakkale 1915, Bilgi Yayınevi, 2008.
  • Cumhuriyet - Türk Mucizesi, Bilgi Yayınevi, 2009.
  • Cumhuriyet - Türk Mucizesi 2, Bilgi Yayınevi, 2010.
  • Çılgın Türkler - Kıbrıs, Bilgi Yayınevi, 2012.

Araştırma İnceleme Kitapları [değiştir]

  • Dr. Rıza Nur Dosyası, Bilgi Yayınevi, 1995.
  • Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Kronolojisi, Bilgi Yayınevi, 1995.
  • Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele, Bilgi Yayınevi,1997.
  • "Mustafa" Filmi Hakkında, Bilgi Yayınevi, Aralık 1998.

Meslek Kitapları [değiştir]

  • Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği, Bilgi Yayınevi, 1983
  • Radyo Notları, 1969.

Yayınlanan Oyunları [değiştir]

  • Bütün Oyunları 1 - Şu Çılgın Türkler, Bilgi Yayınevi, 2006.
  • Bütün Oyunları 2 - Üç Destan, Delioğlan, Bilgi Yayınevi, 2008.
  • Bütün Oyunları 3 - Ah Şu Gençler, Hastane, Karagöz'ün Dönüşü, Kardeş Payı, Darılmaca Yok, Berberde, Ben Mimar Sinan, Ak Masal Kara Masal, Bilgi Yayınevi, 2008.
  • Bütün Oyunları 4 - Pembe Evin Kaderi, Ocak (oyun), Kanaviçe (oyun), Paramparça (oyun), Bilgi Yayınevi, 2008.
  • Bütün Oyunları 5 - Sarıpınar 1914, Fehim Paşa Konağı, Resimli Osmanlı Tarihi, Bir Şehnaz Oyun, Bilgi Yayınevi, 2009.
  • Bütün Oyunları 6 - Güneşte On Kişi, Duvarların Ötesi, Töre (oyun), Bilgi Yayınevi, 2010.
  • Bütün Oyunları 7 - Deli Bayramı, Komşularımız, Bilgi Yayınevi, 2011.

Senaryoları [değiştir]

  • Keloğlan Aramızda, 1972.
  • Tuzsuz Deli Bekir, 1972.
  • Keloğlan'la Cankız, 1973
  • Mevlana, 1973. (Ergin Orbey'le birlikte)
  • Yatık Emine, 1974. (Ömer Kavur'la birlikte, Refik Halit Karay'ın aynı adlı romanından)
  • Keloğlan İz Peşinde, 1975.
  • Turhanoğlu, 1975.
  • Kanije Kalesi, 1982.
  • Son Akın, 1982.
  • Kurtuluş, 1989.
  • Rıza Beyler, 1993.
  • Cumhuriyet, 1998.
  • Dersimiz: Atatürk, Bilgi Yayınevi, 2009.

10 Nisan 2012 Salı

Benden Geçen Hikayeler


Ben bu fikre bayıldım kitapların yanı sıra bir çok aksesuarıda taşıyabilen harika bir tasarım olmuş.  Ki bence kitap daha çok yakışır..  Bu ve buna benzer güzel fikirlerin paylaşıldığı (ben ona kardeş bloğum diyorum) '' BENDEN GEÇEN HİKAYELER'' adlı kitap blogunu takip edebilirsiniz..

7 Nisan 2012 Cumartesi

Şimdi Bittiiii!!!

FÜREYA



Arka Kapak

Birden çocuklardan biri bağırdı

"Şuraya bakın, iki kuş öpüşüyorlar!"

Füreya iskelenin üzerindeydi. Güçlükle arkasını dönerek, aşağıda cıvıldayıp duran çocuklara baktı.

"Hanginiz söyledi bunu?" diye seslendi. Sıska bir oğlan öne çıktı.

"Ben!" dedi.

"Kuş mu gördün orada?"

"Evet."

Füreya üşenmedi, indi iskeleden. Çocuğu yanına çağırdı.
"Kuşu nerede gördüğünü göster bakayım."

Çocuk birkaç adım geriledi. Füreya takip etti çocuğu. Eliyle işaret etti oğlan.

"Nah orada. İşte kuşlar gaga gagaya vermiş öpüşüyorlar."
Dondu kaldı Füreya. Hiç tasarlamadığı halde, çocuğun işaret ettiği yerde masalsı iki kuş kafası beliriyordu. Tıpkı öpüşür gibiydiler. Haklıydı çocuk.

Cumhuriyet Türkiyesi'nin ilk kadın seramik sanatçısı Füreya Koral'ın hayat hikâyesi Füreya, aynı zamanda bir dönem romanı.

Yazar:Ayşe Kulin

Sayfa Sayısı: 424
Baskı Yılı: 2010
Dili: Türkçe
Yayınevi: Everest Yayınları


Eda; yeni bitirdim ve hemen paylaşmak istedim.. Yine bana tanıdık gelen bir an yaşadım. Kitabı kapattım ve evet tekrar okumalıyım dedim... Evet;  Ayşe Kulin biyografi romanıyla yine beni şaşırtmadı.. Her kitabında olan tad bundada hissedilir derecedeydi.. Füreya nın hayatında en güzel yıllarını paylaştığı M.Kemal Paşa nın merak ettiğim bir çok yönününde altı çizilmiş.. Bu kitap sizi ; Füreya nın hayatının yanı sıra sizi o yıllara götürüp bazen iç çektirip bazen de şükretmenizi sağlıyor....